İnsanın kendi evini kurması ne kadar da güzel bir şeymiş.
Her şeyini istediğin gibi yapıyorsun. Mobilyalarını istediğin renk ve modelde
alıyorsun. Yatak odası takımın oluyor. aldığın eşyaları istediğin gibi
yerleştiriyorsun. Evinin duvarlarını istediğin renge boyuyorsun. İstersen bir
duvarı mavi yapıyorsun diğer duvarı beyaz. Mutfağının eşyalarını kendi zevkine
göre alıyorsun. Her odayı kendi kafana göre döşüyorsun. Küçük bir iğnesine
kadar aldığın bütün eşyaları kendi zevkine göre alıyorsun. Belki eskiden
kendine ait bir odan bile yoktu bu yüzden yeni yaşamında kendine ait bir evin
olması seni o kadar mutlu ediyor ki içinden kocaman bir coşku oluyor. için
içine sığmıyor. Biran önce her köşesini kendi ellerin ile döşediğin bu güzel
yuvana yerleşmek istiyorsun. Her şeye heves ediyorsun. Aldığın eşyaları içinde
kocaman bir heyecan ile seçiyorsun. Şunu şurada kullanacağım şunu şurada diye
kafanda planlar yapıyorsun. Ben de bir ay önce evimizi kurdum. Nişanlım evin
bütün işlerini bana bıraktı. Kendi zevkine göre döşe dedi ama benim istediğim
birlikte ikimizin ortak zevkine göre döşemek. Sonuçta sadece benim değil
ikimizin ortak yaşayacağı bir alanı meydana getiriyorduk. Nişanlım benim zevkimi
her zaman çok beğendiğini söyler bu yüzden de her zaman kararları benim vermemi
ister. Her işi ben yaptım o yüzden. Perdesinden halısına kadar her şeyi ben
beğendim o da onay verdi. Bazen birlikte kıyafet alış verişine de çıksak ona
alacağımız şeylere benim karar vermemi ister. Tabi bu çok hoşuma gider. En son lacoste outlet mağazaları ndan birine
gittik. nişanlım o mağazadan onun için bir Lacoste
ayakkabısı beğenmemi istedi. Kendi ayakkabına kendin karar ver dedim sen
daha zevklisin dedi bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder